Samsun Avukat
Bize Ulaşın
05534084721
Kira sözleşmesi, kiraya verenin bir şeyin kullanılmasını veya kullanmayla birlikte ondan yararlanılmasını kiracıya bırakmayı, kiracının da buna karşılık kararlaştırılan kira bedelini ödemeyi üstlendiği sözleşmedir. Mevzuat gereği kira bedeli dışında kiralanan aleyhine değişiklik yapılamaz. Yani kiraya veren kira sözleşmesi bitmeden ve hatta kira sözleşmesinin süresi bitse dahi belirli şartlar gerçekleşmeden kiracıyı taşınmazdan tahliye edemez.Ancak kiraya veren şartları gerçekleşmiş ise, belirli bir süre sonunda kiracıyı taşınmazdan tahliye edebilecektir. Konut ve çatılı işyeri kiralarında kiracı, belirli süreli sözleşmelerin süresinin bitiminden en az on beş gün önce bildirimde bulunmadıkça, sözleşme aynı koşullarla bir yıl için uzatılmış sayılır. Kiraya veren, sözleşme süresinin bitimine dayanarak sözleşmeyi sona erdiremez. Ancak, on yıllık uzama süresi sonunda kiraya veren, bu süreyi izleyen her uzama yılının bitiminden en az üç ay önce bildirimde bulunmak koşuluyla, herhangi bir sebep göstermeksizin sözleşmeye son verebilir. Belirsiz süreli kira sözleşmelerinde, kiracı her zaman, kiraya veren ise kiranın başlangıcından on yıl geçtikten sonra, genel hükümlere göre fesih bildirimiyle sözleşmeyi sona erdirebilirler.
Kira ilişkisinin 10 yıl uzaması sebebiyle kiracının tahliye edilmesi için belirli şartların gerçekleşmesi gerekmektedir. Bu şartları şu şekilde sıralayabiliriz:
1)Geçerli Bir Kira İlişkisi Olmalı.
Bu veya başkaca sebeplerle, kira hukukuna dayanarak kiracının tahliye edilebilmesi için her şeyden önce taraflar arasındaki ilişkinin geçerli bir kira sözleşmesine dayanması gerekmektedir. Her ne kadar kira sözleşmesi şekle bağlı değilse de, ispat ve tarafların haklarının güvence altına alınması bakımından kira sözleşmelerinin yazılı olarak yapılmasını önermekteyiz.
2)Kira Sözleşmesinin Uzama Yılı Yıl Olmalı.
Bu sebeple kiracının tahliye edilebilmesi için kira sözleşmesinin uzama yılının 10 yılı bulması gerekmektedir. Burada önemli olan nokta kira ilişkisinin değil, uzama yılının 10 yıl olmasıdır. Örneğin tarafların 01/01/2024 tarihinde 1 yıllık belirli süreli kira sözleşmesi yaptığını varsayalım. Konut ve çatılı işyeri kiralarında kiracı, belirli süreli sözleşmelerin süresinin bitiminden en az on beş gün önce bildirimde bulunmadıkça, sözleşme aynı koşullarla bir yıl için uzatılmış sayılır. Burada kira ilişkisi 01/01/2025 yılında bitecek olup uzama yılı 01/01/2034 değil, 01/01/2035 yılı olacaktır.
3)Dava Açılmadan Önce İhtar Çekilmelidir.
Bu konuda dava açılabilmesi için kiraya verenin on yıllık uzama süresi sonunda bu süreyi izleyen her uzama yılının bitiminden en az üç ay önce bildirimde bulunmak zorundadır. Yukarıdaki örneği devam ettirecek olursak; kiraya veren 30/09/2035 yılına kadar yapacağı ihtar ile 01/01/2036 yılında kiracının tahliyesini isteyebilecektir.
Bildirimin yazılı yapılması gerekmekte olup ispat kolaylığı açısından noter vasıtasıyla yapılmasını tavsiye etmekteyiz. Belirli süreli kira sözleşmelerinde durum bu şekildedir. Belirsiz süreli kira sözleşmelerinde ise kiracı her zaman, kiraya veren ise kiranın başlangıcından on yıl geçtikten sonra, genel hükümlere göre fesih bildirimiyle sözleşmeyi sona erdirebilirler.
Kira İlişkisinin 10 Yıl Uzaması Sebebiyle Kiracının Tahliyesi Davasında Görevli Mahkeme
Kira ilişkisinin 10 yıl uzaması sebebiyle kiracının tahliyesi davasında görevli mahkeme Sulh Hukuk Mahkemesi’dir.
Kira İlişkisinin 10 Yıl Uzaması Sebebiyle Kiracının Tahliyesi Davasında Yetkili Mahkeme
Kira ilişkisinin 10 yıl uzaması sebebiyle kiracının tahliyesi davasında yetkili mahkeme taşınmazın bulunduğu yer mahkemesidir.
Konuyla İlgili Yargıtay Kararları
''...Taraflar arasında imzalanan 01/10/2001 başlangıç tarihli 3 yıl süreli kira sözleşmesinin süresi 01/10/2004 tarihinde sona erdiğinden bu tarihten sonra TBK.nun 347/1 maddesine göre kiracı tarafından sözleşmenin bitiminden en az onbeş gün önce bildirimde bulunulmadığı takdirde kira sözleşmesi aynı şartlarda birer yıl uzayarak on yıllık uzama süresi 01/10/2014 tarihinde sona erecektir. TBK 347/1 maddesi gereğince 10 yıllık uzama süresinin 01/10/2004 tarihinden başlatılması gerekirken 01/10/2001 tarihinden başlatılması ve buna göre sonuca gidilmesi doğru değildir. Mahkemece süresinden önce açılan davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesi hatalı olduğundan hükmün bozulması gerekmiştir...'' (Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 2015/5805E. ve 2015/8411K.)
''...Davacı ile davalı arasında imzalanan 01.01.2002 başlangıç tarihli, 2 yıl süreli kira sözleşmesinin geçerli olduğu hususunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Bu durumda kiralanan TBK.nun konut ve çatılı işyeri kirası hükümlerine tabi olup, taraflar arasında imzalanan 01.01.2002 başlangıç tarihli 2 yıl süreli kira sözleşmesine değer verilerek kira sözleşmesinin 01.01.2004 tarihinden itibaren kiracı tarafından sürenin bitiminden en az onbeş gün önce bildirimde bulunulmadıkça, TBK.nun 347. maddesi uyarınca aynı koşullarla yıldan yıla yenilenerek ve bu şekildeki uzama süresinin on yıla ulaşması gerektiği kabul edilmelidir. 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun yürürlüğe girdiği 01.07.2012 tarihinde 10 yıllık uzama süresi henüz dolmamış olduğundan ve 6101 Sayılı Kanun geçici 2. Maddesi göz önüne alındığında 14.01.2015 tarihinde açılan davanın süresinde olmadığı, bu nedenle davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekildeki davanın kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir...'' (Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2017/4456E. ve 2017/12618K.)
''...Hükme esas alınan 01.01.2013 başlangıç tarihli kira sözleşmesi 1 yıl sürelidir. Kiralananın konut ve çatılı işyeri kirasına ilişkin hükümlere tabi olması nedeniyle TBK 347. maddesi uyarınca kira sözleşmesi yenilenerek, davanın açıldığı tarihine nazaran 01.01.2015 tarihinde dönem sona ermiştir. Dava, kira sözleşmesinin sona erdiği tarihten itibaren bir aylık süre içerisinde 26.01.2015 tarihinde süresinde açılmıştır. Dava süresinde açılmış olduğundan Mahkemece taraf delilleri toplanarak işin esasının incelenmesi gerekirken kira sözleşmesinin belirsiz hale geldiği ve davanın süresinde açılmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir...'' (Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2017/7827E. ve 2017/18433K.)
Samsun Avukat
Samsun Avukat